birihtimaldi

birihtimaldi

25 Eylül 2011 Pazar

        Tam 3 yıl önce bu zamanlarda gelmiştim bu şehrin sokaklarına, yalnız geldiğim ve aslında yine yalnız döneceğim güne her gün biraz daha yaklaşırken, bu şehirde bu kadar tek başıma olmayacağım zamanları göreceğim pek aklıma gelmezdi.

        Bu aralar burnumda 3 yıl önce aldığım kokular var, gözlerimi kapadığımda buraya beni yavaş yavaş alıştıran bütün güzel anılarım geliyor tam zihnimin dibine. tedirginliklerimin yerini artık yaklaşan bu hüzünlü sondan kaçışın olmadıgı fikri almaya başladı.

        Aslında hep bu yüzden değilmiydi yaşadığım bütün güzel günlerimin uykulu zamanlarından hemen birkac dakika önce içimi bir hüzün sarması... Hep farkındaydım aslında, o zamanlar ben bile gereksiz görmüştüm bu uyku öncesi göz yaşarmalarını. 3 yıl önce bugunler de içimdeki o masmavi gökyüzünde şu sıralar yağmur yüklü kara bulutlar hakim, oysa ben en çok parçalı bulutlu havaları severim, biraz güneş biraz gölge ama hep gri...

        Artık kafamda yeni soru işaretleri belirecek hemde her zamankilerden çok daha büyük puntoda, özlemlerimin korkusu sardı şimdiden yüreğimi. Yalnızlığımı paylaştığım dostlarım, dinlediğim şarkılarda başrole koyacağım eski aşklarım, hepsinden uzaklara gitmenin sancısı o güne yaklaşmanın acısından çok daha az...
VEDA ETMEYE DEVAM EDİYORUM...
        Bir şairin mısraları kadar uyumlu ama, bir o kadarda başka satırlardaydık aslında. Evet biz iyiydik cok uyumluyduk, ikimizde uzun karanlık gecelere güneşi getiren zamanlarda birilerini düşünürdük, sende hayal kurardın, mutluluğun mis kokulu huzurlu yollarında, elinde hissettiğin sıcak bir başka elle yürüdüğünü düşünürdün. Sende pazar sabahları uyandığında yataktan kalkmadan önce sıkıca sarılıp, kendi varlığını onunla karıştırmak isterdin, rüyanda gördüğün o kişinin yanında olmamasına isyan ederdin küçük şımarık bir çoçuğun elde edemediğine ettiği isyan gibi. Seninde gün boyu duyduğun her minik serçe şarkısında derin bir offf çekip adını söylediğin birisi vardı. Olsun yinede uyumluyduk...

21 Eylül 2011 Çarşamba

Bakmayın hüzün koktuğuma, bedenimdeki yorgunluk ne derdimden nede ugraşlarımdan, benim yorgunlugum dertten kederden aldığım zevkten, acı vemek değil niyetim aksine tüm kinimi kendime harcıyorum, kendimle kavgam var aslında en dingin en sakin anlarımda...
İsyanlarım var benim dillendirmediğim, içimden kurduğum uzun cümlelerim var özneleri belli belirsiz.
Hayatımın sonbaharları hep huzur verdi bana, yalnız değildim herşey benim gibiydi, bazen yapraklarını döken ağaclara benzettim kendimi, bazen göç eden kuşlarda gördüm bir yanımı, en güneşli sabahlarda bedenimi sarsan; tenimi, yüreğim gibi üşüten, üstümdekilere sımsıkı sarılmamı sağlayan rüzgar, tanıdığım bazı insanlara benzerdi... Beni her şeye rağmen yanlızlığa razı ederdi sonbaharlar, isyanlarımı dindiren mevsimim...
Senin gelip yanlızlığıma eşlik ettiğin zamanlarda, hep tek başıma kalacağım zamanları düşünmek benim kuruntum mu yoksa kaderimmi anlamak zordu, mutluluğun tadına varmak bu kadar zor mu... Bu kadar acemi olmaya isyanım, tedirgin olmamın karanlığında sonsuz mutluluğu görememek tünelin sonunda, ne acı vericidir bi bilsen,,,

15 Eylül 2011 Perşembe

Gölgelerin gercekliği gibiydi sensizliğe karşı dirayetim, hep taklit ettim aslında inanmadan, sadece sisli sabahların başladığı uykusuz gecelerin bittiği yerlerde kendimi bulurdum; gerçekliğime kavuşur, zevkine varırdım acı çekmenin...
Daha zor olan şeylerde vardı hayatta, yaşadıklarımın aksini düşündüğüm zamanlar gibi...

14 Eylül 2011 Çarşamba

Yalnızım Sana Rağmen

Tuhaf bir yalnızlıktı benimki, bazen mutluydum yalnızlığımla bazen çok mutsuzdum bazen seviyordum yalnızlıgımı bazen lanet ediyordum, karar verememiştim... Kiralanmış bu hayatımın gercek sahibini bulmaya niyetlendim hep,,, perde inse gözlerime görmesem hiç bişeyi istemesem içinde bulundugum durumdan başka bi durumu, belki budur mutluluk...
Hep başkasının hayatı başkasına daha cekici gelmezmi? rutine giren hersey sıkıcı olmazmı? mutluluk hep başka insanlarının vitrininde mi ? dokununca mutluluğa neden hep dikenleri batar ki insana? neden hep bedel ödemek zorundayız? Yoksa yanlış şeyi mi sorguluyorum, yani bedel ödemek normalken, bedel ödemeyi hazmedememem mi anormal ? asıl sorgulamam gereken bu hazımsızlığımmı????
Yalnızız aslında çok kalabalık bi şekilde, yalnız doğduk aslında hep kendi içimizde, yalnızlığımızı sonlandırmaya calıştıkça acı çektik biz aslında, kabul edip yalnızken mutlu olmak en kolayıdır bu hayatta.
Beklemek de mutluluktur aslında, beklememeye tercihimdir her zaman. Umut değilmidir insanı beklerken ayakta tutan, aslında o gelsede yalnızlığım benimle olmayacakmı? yalnızlıkla doğmadıkmı, büyürken öpüşürken sevişirken hep yalnızdık ama tek başımıza değildik belkide... umutluyum ama yinede

11 Eylül 2011 Pazar

uzaklardan bakardım sadece...



günlerim birbirinin kopyası

tek farkı artan yanlızğım bi önceki günden

sana çok yakınım ama bi o kadar da uzak

gözlerimin gördüğü yerdesin ama

sana bakarken yavaşça kararıyor dünya

uzansam dokunacak gibiyim

yinede tuttuğum anda kaybedecek gibi

hayat dalgamı geçiyor yoksa benimle

neden bu anlamsız sahte kahkahalarım

hissettiğimin aksine sanki yanlış bir yoldayım

bu yolun sonu uçurum ama ben buna da razıyım

hep böyle olmuyor ama

bazen mutlu oluyorum çunku hayal kuruyorum

herşeyin istediğim gibi olduğunu düşünüyorum

işte o an bitmesin yıl olsun istiyorum

sonra ya uyanıyorum ya kendime geliyorum